FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMELERİNDE KİRACININ TEMERRÜDÜ NEDENİYLE SÖZLEŞMENİN SONA ERDİRİLMESİ VE SONUÇLARI
Yazar: Mustafa Berkant GÜNİNDİ
GİRİŞ
Kavram olarak finansal kiralama, ilk olarak 10.06.1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu (FKK) ile hukuk sistemimize girmiştir. Bu kanun 13.12.2012 tarihli ve 28496 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 21.11.2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu (FFFK) ile yürürlükten kaldırılmıştır. Temerrüt ve sonuçları ile ilgili Mülga FKK’daki 23 ve 25. maddedeki düzenlemeler önemli ölçüde ayrılarak FFFK’nın 31 ve 33. maddelerinde yeniden düzenlenmiştir. FFFK incelendiğinde kiracının temerrüdü ve hukuki sonuçları hakkında ayrıntılı bir düzenleme olmadığı görülmektedir. Ayrıca konuyla ilgili Türk Borçlar Kanunu (TBK), Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve Tüketicilerin Korunması Hakkındaki Kanun (TKHK) maddelerinde de düzenlemeler bulunmaktadır. Dolayısıyla uygulama ve öğretide tartışmaların çıkması kaçınılmazdır. Çalışmamızda öncelikle finansal kiralama sözleşmesi değerlendirilmiş ve bu sözleşmelerde kiracının temerrüde nasıl düşürüleceği, ihtarın şekli, sürelerin kapsamı ve ilgili diğer konular incelenmiştir. Son olarak kiracının temerrüde düşmesinin hukuki sonuçları ve kiralayanın hakları üzerinde durulmuştur.
1. Finansal Kiralama Sözleşmesinin Tanımı
Finansal kiralama sözleşmesinin tanımından önce FFFK tanımı verilmiş finansal kiralama işleminden bahsedilmesi yerinde olur[1].
FFFK’nın 3/1-ç maddesi “Finansal kiralama: Bir finansal kiralama sözleşmesine dayalı olmak koşuluyla, bu Kanun veya ilgili mevzuatı uyarınca yetkilendirilen kiralayan tarafından finansman sağlamaya yönelik olarak bir malın mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi; kiracıya kira süresi sonunda malın rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması; kiralama süresinin malın ekonomik ömrünün yüzde sekseninden daha büyük bir bölümünü kapsaması veya finansal kiralama sözleşmesine göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının malın rayiç bedelinin yüzde doksanından daha büyük bir değeri oluşturması hâllerinden herhangi birini sağlayan kiralama işlemini … ifade eder.” hükmünü içermektedir. Madde metninde, bir kiralama işleminin finansal kiralama işlemi olarak sayılabilmesi için gerekli şartlar ortaya konulmuştur.
Mevzuatımızda, finansal kiralamaya ilişkin diğer bir tanım Vergi Usul Kanunu (VUK) mükerrer 290/3 maddesinde yapılmıştır: “Finansal Kiralama: Kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devredilip devredilmediğine bakılmaksızın, bir iktisadî kıymetin mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan tüm riskler ile yararların kiracıya bırakılması sonucunu doğuran kiralamalardır.”
Finansal kiralama sözleşmesi için verilebilecek genel bir tanım, Avrupa Leasing Şirketleri Derneği Federasyonu (Leaseurope) tarafından yapılmış olup finansal kiralama sözleşmesi; kiraya veren tarafından kiracıya, bir ödeme veya bir dizi ödeme karşılığında üzerinde mutabık kalınan bir süre için bir varlığın kullanma hakkının verildiği sözleşme türüdür[2].
Hukukumuzda ise finansal kira sözleşmesinin tanımı FFFK m.18’de yer almaktadır: “Finansal kira sözleşmesi; kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü bir kişiden veya bizzat kiracıdan satın aldığı veya başka suretle temin ettiği veya daha önce mülkiyetine geçirmiş bulunduğu bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere kira bedeli karşılığında, kiracıya bırakmasını öngören sözleşmedir.”
Finansal kiralama işlemi ile finansal kiralama sözleşmesini birbiri ile karıştırmamak gerekir. Zira finansal kiralama işlemi; yapılan işlemlerin bütününü kapsayan, içinde sözleşmeyi bir unsur olarak barındıran üst kavram niteliğindedir[3].
FFFK’daki tanıma ve diğer hükümlere göre belirlenmiş, finansal kiralama sözleşmesinin kurulması için gerekli unsurlardan kısaca bahsedilebilir[4]. Öncelikle sözleşmenin kurulabilmesi için kiralayan tarafın kural olarak bir finansal kiralama şirketi olması gerekir[5]. İkinci olarak finansal kiralama şirketi, kiralama konusu malın zilyetliğini her türlü fayda sağlamak amacıyla kiracıya devretmelidir. Bu zilyetlik devrinin, kira bedeli karşılığı yapılması üçüncü unsurdur. Dördüncü unsur tarafların anlaşması unsudur. Yani taraflar, sözleşmenin objektif ve subjektik esaslı noktaları, özellikle asli edimlerin (zilyetliğin devri ve kira bedeli) birbirleriyle değişimi konusunda anlaşmış olmalıdırlar[6].
Finansal kiralama sözleşmesinin hukuki nitelikleri ise; rızai, isimli (tipik), ivazlı, sürekli, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme olması şeklindedir[7].
2. Finansal Kira Sözleşmesinde Kira Bedeli, Ödeme Zamanı ve Zamanaşımı
FFFK’nın çeşitli maddelerinde, finansal kiralama sözleşmesinde kiracının borçları genel olarak düzenlenmiştir. Bunlar; kira bedelini ödeme borcu (FFFK m.20), sözleşme konusu malı sözleşmeye göre ve itinayla kullanma borcu (FFFK m.24/2), sözleşme konusu malın bakım ve onarım borcu (FFFK m.24/3), sözleşme konusu malın sigorta primlerini ödeme borcu (FFFK m.24/4), sözleşme konusu malın hasar ve zıyaından kaynaklanan sorumluluk (FFFK 24/5), sözleşme konusu malı kiracının satın almak hakkı olmadığında malı iade borcu (FFFK m.23, m.32), sözleşme konusu malın zilyetliğini ve kiracılık sıfatını devretmeme borcu (FFFK m.26) şeklindedir. Kiracının bu borçlarından, çalışmamız konusuyla ilgili olmak üzere sadece kanunun 20. maddesinde düzenlenen kiracının kira bedelini ödeme borcu üzerinde durulacaktır.
FFFK 18. maddesinde, finansal kiralama sözleşmesinin, kira bedeli karşılığında kiracıya bırakılması öngörülmüştür. Sözleşmenin synallagmatik ekseninde kiralayanın asli edim yükümlülüğü olan malın zilyetliğini devretmek borcunun karşılığı kira bedelidir[8]. Dolayısıyla kira bedelinin varlığı sözleşmenin esaslı bir unsuru olarak karşımıza çıkar[9]. Bunun sonucu olarak, kira bedeli belirlenmemiş veya belirlenmesi taraflarca objektif kıstaslara bağlanmamışsa sözleşme kurulmamış sayılır[10]. Finansal kiralamalarda, adi kira sözleşmelerinden farklı olarak kira bedelinin mutlaka para olarak belirlenmesi gerekir[11]. Kira bedelinin ödenme yeri bakımından FFFK’da bir düzenleme yoktur. Taraflar ödeme yerini sözleşmede kararlaştırabilir. Ancak sözleşmede de bu yönde bir hüküm yok ise TBK genel hükümlerine göre kira bedeli götürülecek bir borç niteliğinde olduğundan TBK m.89/1 gereği kira bedelinin, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenmesi gerekir[12].
FFFK 20. maddesinde; “Finansal kiralama bedeli ve ödeme dönemleri taraflarca belirlenir. Sözleşmede açıkça belirtilmek kaydıyla sözleşme konusu mal henüz imal edilmemiş veya kiracıya teslim edilmemiş olsa dahi, sözleşme tarihinden başlamak üzere kira bedelleri tahsil edilebilir. Sözleşmede aksi belirtilmediği takdirde, sözleşme konusu malın sözleşme tarihinden itibaren iki yıl içinde kiracıya teslim edilmesi zorunludur.” düzenlemesi vardır. Maddeye göre, finansal kiralama bedeli ve ödeme dönemlerinin taraflarca belirleneceği açıkça hükme bağlanmıştır. Bu şekilde kanun koyucu, bedel ve ödeme zamanı konusunda sözleşme serbestisini benimsemiştir[13]. Ayrıca -mülga Finansal Kiralama Kanunu’ndan önemli bir fark olarak- sözleşme konusu mal imal edilmemiş ve kiracıya teslim edilmemiş olsa bile sözleşme tarihinden itibaren kira bedellerinin tahsilinin mümkün olduğu hüküm altına alınmıştır. Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, sözleşme konusu malın sözleşme tarihinden itibaren iki yıl içinde kiracıya teslim zorunluluğu düzenlemesi ile malın teslimi ve ödeme süresi ayrımı ortaya koyulmuştur[14].
Kanun koyucu, finansal kiralama bedellerini ödeme zamanı konusunda bir kısıtlama getirmemiş ve bunu tarafların serbest iradesine bıraktığı için kiralar, eşit ödeme şeklinin dışında artan, azalan veya toptan şekilde veya diğer şekillerde yapılabilir. Ödeme günü konusunda sözleşmede bir hüküm yok ise Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları[15] ile adi kira sözleşmeleri için kabul ettiği, kira bedellerinin en çok ayın 3. günü akşamına kadar ödenmesi gerektiği kuralı kıyasen finansal kiralama sözleşmelerinde de uygulanabilir[16].
FFFK’da kira bedelini ödeme konusunda bir zamanaşımı süresi düzenlenmemiştir. Ancak, FFFK’da hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlerin uygulanacağı yönündeki 2/6 maddesi gereği, TBK’daki genel zamanaşımı süresi geçerli olacaktır. Buna göre TBK 147/1 maddesinde adi kira alacakları için öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresi, finansal kira sözleşmelerindeki kira alacakları için de uygulanacaktır.
3. Kiracının Temerrüde Düşmesi Olgusu
Kira bedelini ödeme borcunun finansal kiralama sözleşmesinin asli unsuru olduğunu belirtmiştik. Kiracının, kira bedelini ödeme borcunu ifa etmediği durumlar olabilir. Bunun nedeni, ifa imkansızlığı yani borcun ifasının cebri icra yoluyla sağlanamayacağı duruma girmesi[17]; artık edimin ifasının istenilmesinin anlamsız hale gelmesi[18] olabilir. Çalışmamızın konusu, bu şekilde kiracının imkânsızlık nedeniyle kira ödeme borcunu ifa etmemesi hali değil; borcun ifası mümkün olmasına rağmen ifa edilmemesi haline ilişkindir. Borcun ifasının mümkün olmasına rağmen ifa edilmemesi, ifa zamanı geçmiş olmasına karşın ifa imkanının bulunması demektir[19]. Borçlunun, muaccel ve ifası mümkün olmasına karşın borcunu ifa etmemesi halinde ifada gecikme durumu meydana gelir ve bazı şartların gerçekleşmesiyle birlikte borçlunun temerrüde (ödeme güçsüzlüğüne) düşmesi olarak ifade edilen ve yaptırımlara bağlanan hukuki sonuç ortaya çıkar[20].
FFFK’da veya TBK’da temerrüdün tanımı yoktur. Yukarıda bahsedilenlerden hareketle temerrüt, borcun zamanında yerine getirilmemiş olmasına rağmen ifanın sonradan borçlu için yerine getirilebilir, alacaklı için de kabul edilebilir olması durumu olarak tanımlanabilir[21]. Tanımdaki borcun ifasının mümkün olması ve alacaklının da ifayı kabule hazır olması şartları yanında, kural olarak alacaklının borçluyu ihtar etmesi gerekmektedir.
FFFK m.2/6 gereği TBK’nın genel hükümlerine başvurulur. “Borçlunun Temerrüdü” başlıklı TBK m.117/1’e göre “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” Buradaki ihtar, borçlunun borcunu ödemesi konusunda alacaklı tarafından yöneltmiş tek taraflı bir irade beyanıdır. Bu irade beyanında ihtar kelimesi kullanılmasa dahi borcu talep iradesi kesin olarak açıklanmalı ve temerrüdün sonuçlarından borçlunun sorumluluğu konusunda bir uyarı bulunmalıdır[22]. Tacirler arasındaki temerrüt hükümlerini düzenleyen TTK m.18/3 haricinde ihtarın geçerliliği şekle bağlı değildir[23]. İhtarın ispatı da şekle bağlı değildir zira Hukuk Muhakemesi Kanunu (HMK) m.200[24] hükmü hukuki işlemler için geçerli olup ihtar, hukuki işlem değil hukuki işlem benzeri eylem niteliğindedir[25]. İhtar bizzat alacaklı veya yetkilendirdiği temsilci tarafından yapılmalı, ihtarda süre verilmiş veya başka bir şart ileri sürülmüşse bunlara riayet edilmelidir[26]. İhtar, gönderildiği anda değil, borçlunun veya yetkili temsilcisinin hukuk alanına, hakimiyet alanına ulaştığı anda sonuçlarını doğurur[27]. TBK 117/2 maddesinde[28], ihtara gerek olmaksızın borçlunun temerrüde düştüğü haller düzenlenmiştir. TBK m.117/2’de düzenlenmemiş olmakla birlikte öğretide ihtarın gerekmeyeceği durumlar belirtilmektedir. İhtardan önce borçlunun açık bir irade beyanı ile borcu ödemeyeceğini beyan etmesi veya borcun ifa zamanını alacaklının değil borçlunun bilmek zorunda olduğu zamanlar gibi dürüstlük kuralı uyarınca ihtarın alacaklıdan beklenemeyeceği hallerde ihtarsız borçlunun temerrüde düştüğü kabul edilmelidir[29].
İhtar konusundaki genel açıklamalardan sonra FFFK’ya göre kiracının temerrüde düşürülmesi için ihtarın gerekli olup olmadığı konusu üzerinde durmak gerekir. TBK m.117/2’ye göre borcun ifa edileceği gün taraflarca birlikte belirlenmişse ihtara gerek yoktur. Finansal kiralama sözleşmeleri incelendiğinde[30], kira bedellerini ödeme zamanlarının ya da kanunun ifadesiyle borcun ifa edileceği günlerin açık olarak belirlendiği görülmektedir. Dolayısıyla vade belirlenmiş olduğu için ihtara gerek olmadığı söylenebilir[31]. Fakat kiracının temerrüdünü düzenleyen TBK m.315’e[32] göre kiracıya yazılı bildirim yapılması gerekir.
FFFK m.31’de süreler belirlenmiş ancak yazılı ihtar konusunda TBK m.315’te olduğu gibi açık bir düzenleme yapılmamıştır. Bu bakımdan, finansal kiralama sözleşmelerinde borçlunun temerrüdü için yazılı ihtarın gerekliliği tartışmalıdır[33]. İhtarın şekil şartı bakımından genel hükümler uygulanırsa temerrüt için şekil şartı aranmayacak, kira sözleşmesi hükümleri uygulanırsa yazılı şekil şartı aranacaktır[34]. TBK’nın ürün kirasını düzenleyen bölümündeki 362. maddesi[35] ile de kiracının temerrüdü için ihtarın yazılı olması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Hal böyle olunca, kiralamaya ilişkin TBK’daki genel hükümler ve ürün kirası hükümlerinde temerrüt için yazılı ihtar şartı varken kanun metninde açıkça yazılmış olmasa dahi yazılı ihtar ile temerrüt gerçekleştirilmeli ve borcun ödenmesi için gerekli süreler verilmelidir[36].
Finansal kiralama sözleşmesinde kiralayan, FFFK m.3/1-d ve 5/1-a gereği tacir olmak zorunda olduğundan ve karşı taraf yani kiracı da tacir ise TTK m.18/3 gereği zaten temerrüde düşürmek için kanunen ihtarın yazılı şekil şartına sahip olması gerekir. Anılan maddede “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
FFFK m.31 temerrüt hükümlerini içermektedir: “(1) Kiralayan, finansal kiralama bedelini ödemede temerrüde düşen kiracıya verdiği otuz günlük süre içinde de bu bedelin ödenmemesi hâlinde, sözleşmeyi feshedebilir. Ancak, sözleşmede, süre sonunda mülkiyetin kiracıya geçeceği kararlaştırılmış ise, bu süre altmış günden az olamaz. Bir yıl içinde sözleşmede yer alan kira bedellerinden üçünü veya üst üste ikisini zamanında ödememesi nedeniyle ihtara muhatap olan kiracılarla yapılan sözleşmeler kiralayan tarafından feshedilebilir.” Maddenin 1. fıkrasının son cümlesi hariç, mülga FKK’nın temerrüt halini düzenleyen 23. maddesinin 1. fıkrası[37] ile benzerdir.
Kiracı temerrüde düştüğünde kiralayan tarafından 30 ve 60 günlük süreler verilmek suretiyle kira bedelinin ödenmesi istenir. Kanunda belirtilen en az 60 günlük sürenin, sözleşmedeki süre sonunda mülkiyetin kiracıya geçeceğinin kararlaştırılmış olması halinde verileceği belirtilmiştir. Kanunda, sözleşmede kiracının alım hakkı olduğu durumlarda 60 günlük süreye tabi olacağı lafzen belirtilmemiş olsa da düzeltici ve amaçsal yorum yapıldığında, sözleşmede süre sonunda mülkiyetin kiracıya geçeceği kararlaştırılan durumların yanında kiracının alım hakkı olduğu durumlarda da en az 60 günlük sürenin verilmesi gerekir[38].
Temerrüde düşen borçlu için düzenlenen ihtarda, temerrüt sonuçlarının belirtilmesi gerektiğinden yukarıda bahsedilmişti. Dolayısıyla FFFK m.31’e göre gönderilecek ihtarda da temerrüt sonuçlarının belirtilmesi gerekir. Bu sonuçlar çalışmamızın sonraki bölümlerinde incelenecektir. Ayrıca ihtarda, talep edilen finansal kiralama bedellerinin ve faizinin hangi aylara ilişkin olduğu ile bunların miktarının açık olarak belirtilmesi gerekmekte olup aksi halde ihtarın, kiracıyı ödeme konusunda uyarmak ve son bir şans vermek amacı gerçekleşmeyecek, kiracı için belirsiz bir durum ortaya çıkacaktır[39].
Kira bedelini ödeme için belirlenen 30 veya 60 günlük süre içinde ödemenin yapılması halinde kiralayanın salt bu sebeple sahip olduğu fesih hakkı ortadan kalkar. Ancak maddenin devamında düzenlenen hükme göre, bir yıl içinde sözleşmede yer alan kira bedellerinden üçünün veya üst üste ikisinin zamanında ödememesi nedeniyle bunların ihtar edilmiş olması şartıyla kiralayanın fesih hakkı bulunmaktadır. Mülga FKK’nın temerrüt nedeniyle feshi düzenleyen 23. maddesinde bu doğrultuda bir hüküm bulunmadığı için gecikmeli de olsa kira bedelini ödeyen kiracıya karşı kiralayanın fesih hakkı bulunmamaktaydı. Zira her döneme ilişkin kira bedelinin, ihtardan sonra 30 veya 60 günlük süre içinde ödenmiş olması kaydıyla kiralayanın fesih hakkı ortadan kalmaktaydı[40]. Başka bir deyişle anılan süreler içinde yapılan ödeme, kiracının sözleşmeyi ihlal olgusunu geçmişe etkili olarak ortadan kaldırmakta ve sözleşme süresi boyunca ihtar neticesi yapılan gecikmiş ödemeler kaç defa olursa olsun FFK m.23/1 uyarınca feshin mümkün olmadığı kabul edilmekteydi[41]. Elbette bu durum kiralayan açısından çekilmez bir hale neden olabilir. Geç ödemenin kiracı tarafından süreklilik haline getirildiği durumlarda kiralayan, kira gelirine zamanında ulaşamadığı gibi her defasında ihtar göndermek gibi bir yükümlülüğün altına girmekte, buna rağmen sözleşmeyi devam ettirmek durumunda kalmaktaydı. Hal böyle olunca FFFK’nın 31. maddesinin ilk fıkrasına eklenen cümle ile Mülga FKK’daki bu yöndeki eksiklik giderilmiştir.
FFFK m.31/1 son cümlesinde kabul edilen fesih hakkının kiralanan tarafından hangi süre içinde kullanılması gerektiği yönünde bir düzenleme yoktur. Örneğin bir yıl içerisinde kira bedellerinden üçünü ödemeyen ve ihtara muhatap olan kiracıya karşı, son ihtardan sonra fesih hakkının kullanılması için bir süre sınırlaması getirilmemiştir. Halbuki örneğin son ihtardan itibaren 15 günlük veya 30 günlük bir sürenin verilmesi uygun olabilirdi[42]. Zira bir yıl içerisinde üst üste iki kez veya üç kez kira bedelini geciktiren ve ihtara muhatap olan kiracıya karşı kiralayan, sözleşmenin sonuna kadar kullanabileceği haklı fesih hakkı elde etmiş olacaktır ki bu durum hukuk güvenliği ilkesi ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz.
FFFK m.31/1 metninde geçen “bir yıl” ifadesinin takvim yılı değil TBK m.352/2 hükmündeki gibi “bir kira yılı” olarak anlaşılması gerekir[43].
Madde metnindeki “bir yıl içinde” ifadesi, öğretide, bir yıldan kısa süreli finansal kiralama sözleşmelerinde bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı tartışmasını getirmiştir. Bir görüşe göre kanun koyucu kiracıya yapılacak ihtarların “bir yıl içinde” gerçekleşmesini aramış olup bir yıldan kısa süreli sözleşmelerde kiralayan söz konusu düzenlemeye dayanarak sözleşmeyi feshedemeyecektir[44] [45]. Topuz’ a göre sözleşmenin kiralayan açısından çekilmez hale gelmesi, bir yıl içinde üç veya üst üste iki kira bedelinin ödenmemesi ihtarının bir yıllık süre içinde yapılmasına bağlıdır. Ergüne’ye göre TBK m.352/2 metnindeki bir yıldan kısa süreli kira sözleşmesinin ayrı bir ifade ile yer almasının 6570 sayılı Kanun dönemindeki sorunlara çözüm bulmak amacıyla özel olarak getirilmiş olduğunu, kanun koyucunun bu tecrübeye dayanarak FFFK m.31/1’de de benzer ifade kullanma imkanına karşın “bir yıl içinde” ifadesini özellikle belirtmek suretiyle bir yıldan kısa süreli sözleşmeleri madde kapsamı dışında bıraktığını, “bilinçli susma”nın veya kanun boşluğunun söz konusu olmadığını belirtmektedir[46]. Diğer görüşe göre ise metindeki “bir yıl içinde” ifadesinden, bir yıldan kısa süreli finansal kiralama sözleşmelerine madde hükmünün uygulanmayacağı sonucunu çıkarmak mümkün değildir[47]. Altop’a göre bir yıl veya daha fazla süreli sözleşmelerde kiralayanın sahip olduğu fesih hakkının sırf süre nedeniyle örneğin 10 aylık bir sözleşmede mevcut olmadığını söylemek mümkün değildir. Maddedeki bir yıllık süre asgari bir süre olmayıp, ihlallerin gerçekleşmesi için aranan üst süredir ve daha kısa sürede gerçekleşen ihlallerde evveliyetle kiralayanın bu hakka sahip olması gerekir[48]. Kanaatimce de finansal kiralama sözleşmesinin süresi bir yıldan az olsa dahi bu süre içinde üç defa veya üst üste iki defa temerrüde düşmüş ve ihtara muhatap olmuş kiracıya karşı kiralayanın FFFK m.31/1 hükmünü uygulayarak sözleşmeyi feshetmesi mümkündür.
4. Kiracının Kira Bedelini Ödemede Temerrüde Düşmesinin Hukuki Sonuçları ve Kiralayanın Hakları
FFFK m.31/1’e göre temerrüde düşen kiracı, öngörülen 30 veya 60 günlük süreleri de ödemesiz geçirirse Kanun’un 33. maddesi uygulama alanı bulacaktır.
FFFK m.33: “(1) Sözleşmenin kiralayan tarafından feshi ile 30 uncu maddenin ikinci fıkrası uyarınca kiracı tarafından feshi hâllerinde, kiracı malı iade ile yükümlüdür. İade edilen malın üçüncü kişilere satılması hâlinde sözleşmede aksi bir değer kararlaştırılmadıkça satış bedelinin, vadesi gelmemiş finansal kiralama bedelleri ile varsa kiralayanın bunu aşan zararı toplamından düşük olması durumunda aradaki fark kiracı tarafından kiralayana ödenir. Sözleşmede aksi bir değer kararlaştırılmadıkça iade edilen malın satış bedelinin, vadesi gelmemiş finansal kiralama bedelleri ile varsa kiralayanın bunu aşan zararı toplamından yüksek olması durumunda aradaki fark kiralayan tarafından kiracıya ödenir. İade alınan malın üçüncü kişilere finansal kiralama yöntemiyle kiralanması hâlinde de aynı esaslar uygulanır.
(2) Sözleşme kiracı tarafından feshedilirse kiracı malı geri vermekle beraber uğradığı zararın tazminini, kiralayandan talep edebilir.
(3) Sözleşmeden kaynaklanan borçlara karşılık teminat olarak alınan ipoteklerin paraya çevrilmesinde 2004 sayılı Kanunun 150/ı maddesi hükümleri uygulanır.
(4) Kiracının bu Kanunda belirtilen süreler içinde borcunu ödememesinden dolayı kiralayan tarafından noter aracılığıyla kiracıya gönderilen fesih ihtarnameleri hakkında 2004 sayılı Kanunun 68/b maddesi hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Madde ile sözleşme kiralayan tarafından feshedildiği zaman kiracının malı iade yükümlülüğü olduğu, bu malın fesih tarihindeki değerinin, henüz vadesi gelmemiş kira bedelleri ile varsa kiralayanın bunu aşana zararı toplamından -düşük- olması halinde aradaki farkın kiracı tarafından kiralayana ödeneceği; -yüksek- olması halinde ise aradaki farkın kiralayan tarafından kiracıya ödeneceği hükme bağlanmıştır.
FFFK m.33’e göre finansal kiralama sözleşmesinin feshedilmesi halinde bunun en önemli sonucu kiracının malı iade etmesidir[49]. İade yükümlülüğü, malın kiracı bakımından kullandırma, kiralayan bakımından ise teminat olma fonksiyonuna bağlı olağan bir sonuçtur[50]. Öğretide[51], çoğunlukla uygulamada kiracının üçüncü kişiden seçerek temin ettiği mal doğrudan kiracıya teslim edildiği için, finansal kiralama sözleşmesinin feshi halinde, kiracının malı kiralayanı iade etmesi halinde gerçek anlamda bir “geri verme”den bahsedilemeyeceği, olsa olsa “malın kiralayana verilmesi”, -Altop’a[52] göre daha doğru bir ifadeyle “teslimi”- halinden söz edilebilir.
FFFK m.33/1 hükmünde düzenlenmiş tazminat yükümlülüğünün olumlu (müspet) zarara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır[53]. Olumlu zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi veya süresinde ifa edilmemesinden kaynaklanan zarardır[54]. Diğer bir deyişle, borcun ifası ile alacaklının malvarlığında meydana gelecek durum ile borcun ifa edilmemiş olması halindeki durum arasındaki farkı olumlu zarar ifade eder[55].
FFFK m.33/1 hükmündeki olumlu zarar düzenlemesinin, finansal kiralama sözleşmesi gibi sürekli edimli sözleşmelerde[56] borçlunun temerrüdü halinde alacaklının olumlu zararının giderilmesini isteyebileceğini düzenleyen TBK m.126[57] hükmü ile uyumlu olduğu söylenebilir[58].
Sözleşmenin feshi halinde olumsuz (menfi) zararın istenmesi ise mümkün değildir. Olumsuz zarar, sözleşmenin kurulamaması veya geçersiz olması nedeniyle uğranılan zarardır[59]. Sözleşmenin kurulacağına veya hüküm doğurduğuna güvenen kimsenin malvarlığındaki hali hazır durumunun, sözleşme kurulsaydı veya hükümsüz kalmasaydı alacağı durum arasındaki fark olumsuz zarardır[60]. Finansal kiralama sözleşmesinde olduğu gibi sürekli borç ilişkisi kurulduğu zaman ve sürekli edimin ifasına başlanmışsa artık, sözleşmenin sona ermesi hali ileriye etkili olacak ve fesih nedeniyle olumsuz zarar talep edilemeyecektir[61]. Kaldı ki, hiçbir şekilde olumlu ve olumsuz zararın birlikte talebi mümkün değildir[62] [63]. Zira borç gereği gibi ifa edilseydi, alacaklı olumsuz zarar kapsamındaki kayıpları kabullenmiş olacaktı. Ancak gereği gibi ifa olmadığı için bu olumsuz zararlar kabullenilmiyor ve borçludan istenebiliyorsa artık borç hükümsüz sayıldığı için hükümsüz borcun ifasına ilişkin olumlu zararın talebi mümkün olmaz[64]. Bunun yanında, finansal kiralama sözleşmesinde sürekli borç ilişkisi kurulduğu için, sözleşmenin feshi zamanına kadar yerine getirilen veya getirilecek edimler geçerli olup bu sözleşme hiç kurulmasaydı gibi farazi bir durum düşünülerek uğranılan kayıpların tazminini talep etmek çelişki yaratmış olacaktır[65].
FFFK m.33/1 metninde, kiracı tarafından iade edilen finansal kiralama konusu malın, kiralayan tarafından üçüncü kişilere satılması halinde bu satış bedelinin nazara alınacağı düzenlenmiştir. Kiralayan konumundaki finansal kiralama şirketi, iade aldığı malı satmak yerine üçüncü kişilere tekrar finansal kiraya verebilir. Bu noktada artık bir satış bedelinden bahsedilemeyecek olsa da kiralayanın, elde ettiği/edeceği yeni kira bedellerinin toplamının -satış bedeli gibi- nazara alınarak feshedilen sözleşmedeki ödenmemiş kira bedelleri ile kiralayanın aşan zararlarından mahsup edilmesi gerekir[66].
Kiralayan malı üçüncü kişiye satmamış, yeniden kiralamamış veya malın piyasa değerinin çok altına kiralamış veya satmış olabilir. Kiralayanın, iade aldığı malı ekonomik yönden gereği gibi değerlendirmesi kendisi kadar kiracının da menfaatinedir. Kiralayanın bunun aksi yönde hareket etmesi dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ediyorsa TBK gereği[67] ve kiralayanın birlikte kusuru nedeniyle hükmedilecek tazminattan indirim yapılması gerekir[68].
Bu noktada belirtmek gerekir ki kiralayan iade aldığı üçüncü kişiye satmış olsun, kiralamış olsun veya başka suretle değerlendirmiş olsun, eğer finansal kiralama sözleşmesinde toplam zarara mahsup edilecek miktar belirlenmişse -satış veya yeni kiralama bedeli dikkate alınmaksızın- bu miktar üzerinden mahsup yapılır[69]. Zira FFFK m.33/1 metninde “sözleşmede aksi bir değer kararlaştırılmadıkça satış bedelinin” nazara alınacağı ifadesi yer almaktadır. Altop’a göre kanun metnindeki bu ifadeden yukarıdaki sonuç çıkarılabilirse de böyle bir sonucun kabul edilmeyerek bu içerikteki sözleşme hükümlerinin kesin hükümsüz sayılması gerekir[70]. Altop görüşüne gerekçe olarak, bu şekildeki bir hükmün kiralayan tarafından çok sayıdaki benzer sözleşme için önceden tek taraflı olarak hazırlandığını, TBK m.20/I,1 anlamında genel işlem koşulu olduğu ve dürüstlük kuralına aykırı olarak kiracının durumunu ağırlaştıran aleyhe nitelikteki bir hüküm olarak TBK m.25’deki içerik denetimine uğraması halinde kesin hükümsüz sayılacağı, ayrıca mülga FKK m.25/1 hükmündeki kiralayan lehine olan menfaat dengesizliğini gidermek için konulan FFFK m.33/1’deki hükmü anlamsız hale getireceği ve kanun koyucunun amacının gerçekleşmeyeceği hususlarını belirtmiştir[71].
FFFK m.33/1’e göre kiralayanının sözleşmeyi feshetmesi halinde kiracıdan olumlu zararını talep edebileceğini belirtmiştik. Ancak bunun için kiracının sözleşmenin feshinde kusurlu olup olmadığı aranacak mıdır? Maddede kusura ilişkin bir düzenleme olmamasına rağmen TBK m.122 ve TBK m.125/3 gereği kusur sorumluluk ilkesine göre kiracının kusuru halinde olumlu zararın talebi mümkündür[72]. Kiracı kusursuz olduğunu yani temerrüde düşmekte kusuru olmadığını, örneğin beklenmedik ağır hastalık, savaş gibi mücbir sebeple veya üçüncü kişinin ağır kusurunun bulunduğunu ispat ederse tazminat yükümlülüğünden kurtulacaktır[73]. Böyle bir durumda kiracıdan olumlu zarar talep edilemeyecek olup sadece malın iadesi ve fesih tarihine kadar olan ödenmemiş kira bedelleri talep edilecektir[74].
Kiracının temerrüdü nedeniyle sözleşmenin feshedilmesi halinde kiralayanın FFFK m.33/3 ve 33/4 maddelerinde düzenlenmiş hakları da vardır. FFFK m.33/3’teki“Sözleşmeden kaynaklanan borçlara karşılık teminat olarak alınan ipoteklerin paraya çevrilmesinde 2004 sayılı Kanunun 150/ı maddesi hükümleri uygulanır.” düzenlemesine göre kiralayan, teminat olarak almış olduğu ipotekleri paraya çevirirken 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi kredileri ve gayri nakdi kredileri teminen alınan ipotekler” başlıklı 150/ı maddesi hükümlerinden yararlanabilecektir. FFFK m.33/4 hükmü ise kiralayanın, finansal kiralama bedelini ödemede temerrüde düşen kiracıya, noter aracılığıyla gönderdiği fesih ihtarnameleri hakkında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde itirazın kesin olarak kaldırılması” başlıklı 68/b maddesinin uygulanacağını düzenlemektedir.
5. Finansal Kiralama Sözleşmesinin Feshi Halinde Ödenecek Tazminatlara Katma Değer Vergisinin Uygulanması Sorunu
Her ne kadar Mali Hukuk alanına girse de konumuzla ilgili olduğu üzere değinilmesi gereken diğer bir konu; finansal kiralama sözleşmesinin feshi halinde ödenecek tazminatlara Katma Değer Vergisi (KDV) uygulanıp uygulanmayacağı hususudur. Gelir İdaresi Başkanlığının konuyla ilgili 12.11.2015 tarihli özelgesinin[75] sonuç kısmında, “Sözleşmenin fesh edildiği tarihten sonraki kira bedelleri üzerine, ortada geçerli bir finansal kiralama sözleşmesi bulunmamasından dolayı genel oranda KDV uygulanacaktır.” görüşü belirtilmiştir ve uygulamanın da bu yönde olduğu anlaşılmıştır. Ancak bu görüşe katılmak mümkün değildir. Öncelikle belirtilmek gerekir ki yazının başlığında “tazminat” ifadesi kullanılmış olmasına rağmen sonuç kısmında kullanılan “…fesih edildiği tarihten sonraki kira bedelleri…” ifadesi hatalıdır. Çalışmamızda belirtildiği üzere FFFK m.33/1’deki ödeme, sözleşmenin feshine bağlı olumlu zararın giderilmesi yönelik bir tazminattır. Sözleşmenin feshine bağlı, fesihten sonraki kira bedellerinin ödenmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Sözleşmenin feshinden sonraki kira bedelleri, fesih nedeniyle ödenmesi gereken tazminat miktarının hesaplaması yöntemine ilişkindir yoksa bakiye kira bedellerinin peşinen tahsil edilmesi söz konusu değildir. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1 maddesine göre KDV’nin esas konusu; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerdir. Yani mal teslimi ve hizmet ifası karşılığı alınan bedeller KDV’nin matrahını oluşturacaktır. Halbuki FFFK m.33/1’e göre ödenen bedeller için bir mal teslimi veya hizmet ifası yoktur. Tazminat ödemesi ise KDV’ye tabi değildir. Tazminatı alan KDV mükellefi olsa ve bu tazminat mükellefiyete ilişkin bir konudan kaynaklansa dahi bu durum değişmez[76].
Ayrıca finansal kiralama şirketi, fesih sayesinde iade almış olduğu malı üçüncü kişiye tekrar kiraya verirken veya satarken yeniden fatura düzenleyip KDV ödediğine göre, bir de feshedilen sözleşmedeki kalan dönem kira bedelleri için KDV ödenmesi mükerrer vergilendirme anlamını taşıyacaktır.
Anılan özelgede, finansal kiralama konusu malın tabi olduğu %1, 8 veya 18 oranındaki KDV oranı ne olursa olsun sözleşmenin feshi halinde - artık ortada geçerli bir sözleşme bulunmadığı gerekçesiyle- ödenen sonraki dönemlere ait KDV’nin genel oranda yani %18 oranında uygulanacağı belirtilmiştir. Zaten KDV’nin hiç uygulanmaması gerekirken üstelik örneğin %1 KDV oranına tabi bir finansal kiralama sözleşmesinde, fesih nedeniyle yapılacak ödemeye ilişkin KDV’nin bu sefer %18 oranında uygulanması hiç kabul edilemez. Kanuna aykırı hazineci bir yorumdur. Bu yorum ve uygulama, Anayasa’nın 73. maddesinde düzenlenen verginin yasallığı ilkesine aykırı olup yorum yoluyla ödenmesi gerekenden fazla miktarda vergi uygulaması yapılmaktadır. Aynı zamanda kendi içinde çelişkilidir. Madem vergi dairesi, fesih nedeniyle yapılan ödemeleri sonraki dönem kira bedelleri olarak yorumluyor, o zaman KDV’nin de kira bedellerinin tabi olduğu oran üzerinden ödenmeye devam edilmesi gerekirdi.
6. Kiracının Tüketici Olduğu Konut Finansmanı Kiralamalarında Kiracının Temerrüdü
Her ne kadar finansal kiralamanın amacı finansman ihtiyacını sağlamak olduğundan tüketicilere uygulanmayacağı belirtilmişse de FFFK’da konut finansmanı düzenlendiği için konut finansmanında tüketiciler de bu üçlü ilişkinin bir parçası olabilir[77].
TKHK m.3/1-k’ye göre “Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder. TKHK m.32/1 hükmü gereğince, konut edinme amacıyla finansal kiralama yoluyla konutların tüketicilere kiralanmasına ilişkin sözleşmeler de TKHK’na tabi konut finansmanı sözleşmeleri olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla TKHK’daki tüketiciyi korumaya yönelik düzenlemeler, kiracının tüketici olduğu finansal kiralama sözleşmelerinde uygulanacak kiracının temerrüt hükümlerini etkilemektedir[78]. FFFK’da ve TKHK’da aynı konuya ilişkin farklı olduğu kabul edilebilecek düzenlemeler olduğu takdirde, tüketici lehine olan hangi kanundaki hüküm ise o hükmün uygulanması gerekir.
Yukarıda, FFFK m.31 gereği kiracıyı temerrüde düşürme konusunda yazılı ihtarın gerekli olup olmadığı konusu tartışılmıştı. Kiralayan tacir olduğuna göre, kiracının da tacir olması halinde TTK m.18/3 gereği yazılı ihtarın zorunlu olduğu belirtilmişti. Kiracının tacir değil tüketici olduğu durumlarda da yazılı ihtar şartı zorunlu mudur? Konut finansmanında tüketicinin temerrüdüne ilişkin TKHK m.34/1 “Tüketicinin taksitleri ödemede temerrüde düşmesi durumunda konut finansmanı kuruluşu, kalan borcun tamamının ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak ancak konut finansmanı kuruluşunun bütün edimlerini ifa etmiş olması ve tüketicinin de birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi hâlinde kullanılabilir. Konut finansmanı kuruluşunun bu hakkını kullanabilmesi için tüketiciye en az otuz gün süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir.” hükmünü içermekte olup temerrüde ilişkin yazılı ihtar konusunda açıklık bulunmasa da tüketici lehine yorum ilkesi gereği temerrüdün yazılı ihtar ile yapılması gerekir[79].
TKHK m.34/1’e göre yapılacak ihtarda tüketiciye borcunu ödemesi için en az otuz günlük süre verilmesi gerekir. Halbuki FFFK m.31/1’e göre finansal kira sözleşmesinde, süre sonunda mülkiyetin kiracıya geçeceği -veya kiracının alım hakkı olduğu- kararlaştırılmış ise verilecek süre altmış günden az olamaz. Dolayısıyla, tüketiciyi daha elverişsiz bir duruma getirmemek için konut finansmanı sözleşmesinde kiracıya alım hakkı verilmiş ise FFFK m.31/1’deki en az 60 günlük sürenin uygulanması gerekir[80].
FFFK m.31/1’e göre tek bir kira bedeli ödenmese dahi diğer şartların da yerine gelmesi ile kiralayanın sözleşmeyi feshetme vardır. Ancak TKHK m.34/1 hükmünde birbirini izleyen en az iki kira bedelinin ödenmemesini temerrüt için şart kabul edildiğinden, tüketici lehine olan bu hüküm uygulanmalıdır[81]. Aynı şekilde, FFFK m.31/1-3 hükmünde düzenlenen kira bedellerinden üçünü zamanında ödememesi nedeniyle kiracının ihtara muhatap olması durumunda kiralayan, süre vermeksizin sözleşmeyi derhal feshetme hakkını tüketici olan kiracıya karşı ileri süremeyecektir[82].
SONUÇ
FFFK’da kiracının temerrüdü ve sonuçları hakkında ayrıntılı düzenlemelere yer verilmemiştir. Kiracının temerrüdünde ihtarın şekli konusunda açık bir hüküm yoktur. Tacirler arasındaki sözleşmelerde TTK gereği ihtarın yazılı olması gerekir. TBK’daki adi kiraya ve ürün kirasına ilişkin düzenlemelerde aynı şekilde yazılı ihtar şartı vardır. Aynı doğrultuda finansal kiralama sözleşmesinde temerrüde düşen kiracıya yazıl ihtarda bulunulması gerekir. Kiracı temerrüde düştüğünde kiralayan tarafından verilecek 60 günlük süre, sadece sözleşmede mülkiyetin kiracıya geçeceği haller için değil düzeltici ve amaçsal yorum gereği kiracının alım hakkı olduğu hallerde de verilmelidir. Temerrüde düşen borçlu için düzenlenen ihtarda, ödeme için verilen sürenin yanında temerrüdün sonuçlarının da belirtilmesi gerekir. Kiracı verilen 30 veya 60 günlük süre içinde kira borcunu öderse kiralayanın sırf bu sebeple sahip olduğu fesih hakkı ortadan kalkar. Ancak mülga FKK’nın aksine FFFK’ye göre kiralayan, bir yıl içinde üç kez veya ard arda iki kez kira borcunu ödemede temerrüde düşen kiracıya karşı verilen süreler içinde kira borcunu ödemiş olsa dahi fesih hakkına sahiptir. Buradaki bir yıl ifadesini kira yılı olarak anlamak gerekir. Ayrıca kanun lafzına göre bir yıldan kısa süreli sözleşmelere bu hükmün uygulanmayacağı yönünde görüşler olsa da buradaki bir yıllık sürenin, ihlalin gerçekleşmesi için gereken üst süre olarak kabul edilmesi ve evveliyetle bir yıldan kısa süreli sözleşmelerde de kiralayana bu hakkın tanınması gerekir.
FFFK m.31/1’e göre temerrüde düşen kiracı, öngörülen 30 veya 60 günlük süreleri de ödemesiz geçirirse Kanun’un 33. maddesi uygulama alanı bulacaktır. Kiralayan öncelikle malı iade ile yükümlüdür. Aynı zamanda kiracı, sözleşmenin feshi nedeniyle kiralayanın uğradığı olumlu zararları gidermekle yükümlüdür. Olumlu zarar ancak kiracının kusuru halinde söz konusu olacaktır. Yani kiracı, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını, ispat ederse tazminat yükümlülüğünden kurtulabilir. Olumlu zarar hesaplanırken, kiralayanın iade aldığı malla ilgili elde ettiği ekonomik değer nazara alınmalıdır. Kiralayan, mala ilişkin ekonomik değer elde ederken dürüstlük ilkesine uygun davranmalı ve kiracının da menfaatlerini korumalıdır. Kiralayanın zararı konusunda, toplam zarara mahsup edilecek miktar finansal kiralama sözleşmesinde kararlaştırılmışsa bu miktarın dikkate alınması gerekir. Ancak genel işlem koşulu niteliğinde ve kiracının aleyhindeki bu tür sözleşme maddelerin geçersiz olması da söz konusu olabilecektir.
FFFK m.33’te öngörülen ödeme olumlu zararın giderilmesine yönelik tazminat ödemesidir. Tazminat ödemelerinde KDV’nin uygulanması mümkün değildir. Zira bir mal teslimi veya hizmet ifası yoktur. Dolayısıyla sözleşmenin feshinde ödenecek bedellere %18 KDV uygulanması hukuken dayanaksızdır.
FFFK’da konut finansmanı da düzenlenmiştir. Bu tür sözleşmelerde kiracı konumunda tüketiciler de yer almakta olup TKHK hükümleri de uygulama alanı bulmaktadır. FFFK, TBK ve TKHK’da konuyla ilgili çelişen hükümlerde veya kanun boşluklarında yapılacak yorumlarda tüketici lehine hareket edilmelidir. Kiracıya ihtarın yazılı olarak yapılması ve en az 60 günlük ödeme süresi verilmesi gerekir. Ayrıca bir kira yılı içinde üç kez temerrüde düşen tüketici sıfatındaki kiracıya karşı fesih hakkı kullanılamayacaktır.
KAYNAKÇA
ALTOP Atilla: Finansal Kiralama Sözleşmesinde Kiracının Finansal Kiralama Bedelini Ödemede Temerrüde Düşmesi Durumunda Kiralayanın Hakları, Prof.Dr.İhsanUlusan’a Armağan C.3 (İstanbul: Seçkin Yayıncılık 2016).
ÇETİNER Bilgehan: “6361 Sayılı Kanun İle Finansal Kiralama Sözleşmelerine İlişkin Getirilen Yeni Düzenlemeler,” Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, S.13 2013: s.65-60
DEVELİOĞLU Murat: “Finansal Kurumlar Birliği Finansal Kiralama Hukuk Sempozyumu Notları,” Galatasaray Üniversitesi, 2016.
EREN Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler (Genel), (Ankara: Yetkin, 24.Bası, 2019).
EREN Fikret: Borçlar Hukuku Özel Hükümler, (Ankara: Yetkin, 7.Baskı, 2019).
ERGÜNE Mehmet Serkan: “6361 Sayılı Kanun ile Finansal Kiralama Sözleşmesinin Kapsamında ve Sona Ermesinde Yapılan Değişikliklerin Değerlendirilmesi,” Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi-HAD, C.19, S.3: 227-258.
ULGA Ezgi: “Finansal Kiralama Sözleşmesinde Tarafların Borçları,” Terazi Hukuk Dergisi, Eylül 2015: 93-101.
KARACA Mehmet: “Finansal Kiralama Sözleşmelerinde, Kiracının Kira Bedelini Ödemede Temerrüde Düşmesi ve Hukuki Sonuçları,” Terazi Hukuk Dergisi, Mart 2010: 31-45.
MAÇ Mehmet: “Tazminat Olarak Alınan Paraların KDV Karşısındaki Durumu”, Yaklaşım Dergisi, Nisan 2009 S.196, S.44-50.
NAZLIOĞLU Gültekin: Açıklamalı ve İçtihatlı Finansal Kiralama Kanunu, (Ankara: Sim Matbaacılık 1996).
NOMER Haluk N.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, (İstanbul: Beta Basım, 16.Baskı, 2018).
OĞUZMAN M.Kemal, ÖZ M.Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt-1, (İstanbul: Vedat Kitapçılık, 11.Baskı, 2013).
TOPUZ, Murat: Finansal Kiralama (Leasing) Sözleşmesi, (Ankara: Adalet, 2.Baskı, 2017).
TÜRKOĞLU Sema: “Finansal Kiralama Sözleşmesinde Kiracının Temerrüdü Olgusu,” Banka ve Finans Hukuku Dergisi, S.29 2019: 129-136.
YAVUZ Cevdet, ACAR Faruk, ÖZEN Burak: Borçlar Hukuku Dersleri (Özel Hükümler), (İstanbul: Beta Basım 2014).
ÇEVRİMİÇİ KAYNAKLAR
www.denet.com.tr
www.ezproxy.iku.edu.tr
www.fkb.org.tr
www.gib.gov.tr
www.jurix.com.tr
www.leaseurope.org
www.sinerjimevzuat.com.tr
www.ykleasing.com.tr
www.qnbfl.com
[1] Murat Topuz, Finansal Kiralama (Leasing) Sözleşmesi, (Ankara: Adalet, 2.Baskı, 2017) 107.
[2] European Federation of Leasing and Automotive Rental Associations, Introduction
What is a lease? 23 Mart 2020, <http://www.leaseurope.org/index.php?page=rental-leasing-introduction>
[3] Mehmet Karaca, “Finansal Kiralama Sözleşmelerinde, Kiracının Kira Bedelini Ödemede Temerrüde Düşmesi ve Hukuki Sonuçları,” Terazi Hukuk Dergisi, Mart 2010: 34. (Çevrimiçi erişim: https://jurix.com.tr).
[4] Finansal Kiralama Sözleşmesinin asli unsurları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Özel Hükümler (Özel), (Ankara: Yetkin, 7.Bası, 2019) 471-474; Topuz 113-123.
[5] FFFK m.3/1-d, ı; m.4, 5.
[6] Eren (Özel) 474.
[7] Ayrıntılı bilgi için bkz: Eren 467-469; Topuz, 162-196.
[8] Eren (Özel) 482.
[9] Topuz 407; Ezgi Ulga, “Finansal Kiralama Sözleşmesinde Tarafların Borçları,” Terazi Hukuk Dergisi, Eylül 2015: 96. (Çevrimiçi erişim: https://jurix.com.tr).
[10] Topuz 407.
[11] Eren (Özel) 482; Topuz 408.
[12] Murat Develioğlu, “Finansal Kiralama Hukuk Sempozyumu Notları,” Galatasaray Üniversitesi, 2016:14. (Çevrimiçi erişim: www.fkb.org.tr); Karaca 38.
[13] Ulga 95.
[14] Ulga 95.
[15] Yargıtay 6.HD., E.2007/1868, K.2007/3965, T.056.04.2007 (Çevrimiçi, www.sinerjimevzuat.com.tr) 27.03.2020, “…sözleşmede aylık kiraların her ay işlemeden peşin ödeneceği kararlaştırılmış olmasına göre aylık peşin ödeme şartı Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre en geç her ayın üçüncü günü akşamına kadar ödeneceği anlamını taşımaktadır.”
[16] Gültekin Nazlıoğlu, Açıklamalı ve İçtihatlı Finansal Kiralama Kanunu, (Ankara: Sim Matbaacılık 1996) 36.
[17] M.Kemal Oğuzman, M.Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt-1, (İstanbul: Vedat Kitapçılık, 11.Baskı, 2013) 456.
[18] Topuz 505.
[19] Topuz 505.
[20] Haluk N. Nomer, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, (İstanbul: Beta Basım, 16.Baskı, 2018) 369; Oğuzman, Öz 470.
[21] Topuz 506; Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, (Ankara: Yetkin, 24.Baskı, 2019) 1222.
[22] Eren 1226.
[23] Oğuzman, Öz 474-475.
[24] HMK “Senetle ispat zorunluluğu MADDE 200- (1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.”
[25] Nomer 371.
[26] Oğuzman, Öz 475-476.
[27] Eren 1227.
[28] TBK m.117/2: “Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.”
[29] Ayrıntılı bilgi için bkz. Oğuzman, Öz 478; Eren 1230.
[30] Örnek olarak 2 farklı büyük leasing firması tarafından hazırlanmış ve çevrimiçi yayınlanmış finansal kiralama sözleşmeleri: https://www.qnbfl.com/Sites/1/upload/files/FINANSAL_KIRALAMA_ SOZLESMESI-319.pdf --- https://www.ykleasing.com.tr/Files/leasing/Finansal_Kiralama_ Sozlesmesi.pdf
[31] Cevdet Yavuz, Faruk Acar, Burak Özen Borçlar Hukuku Dersleri (Özel Hükümler), (İstanbul: Beta Basım 2014) 433.
[32] TBK “Kiracının temerrüdü MADDE 315- Kiracı, kiralananın tesliminden sonra muaccel olan kira bedelini veya yan gideri ödeme borcunu ifa etmezse, kiraya veren kiracıya yazılı olarak bir süre verip, bu sürede de ifa etmeme durumunda, sözleşmeyi feshedeceğini bildirebilir. Kiracıya verilecek süre en az on gün, konut ve çatılı işyeri kiralarında ise en az otuz gündür. Bu süre, kiracıya yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlar.”
[33] Sema Türkoğlu “Finansal Kiralama Sözleşmesinde Kiracının Temerrüdü Olgusu,” Banka ve Finans Hukuku Dergisi, S.29 2019: 131. (Çevrimiçi erişim: https://ezproxy.iku.edu.tr).
[34] Türkoğlu 131.
[35] TBK “MADDE 362- Kiracı, sözleşmede aksine bir hüküm veya yerel âdet olmadıkça, kira bedelini ve yan giderleri her kira yılının ve en geç kira süresinin sonunda ödemekle yükümlüdür. Kiracı, kiralananın tesliminden sonra vadesi gelmiş kira bedelini veya yan giderleri ödemezse kiraya veren, kiracıya yazılı olarak en az altmış günlük bir önel verip, bu önel içinde ödememesi durumunda sözleşmeyi feshedeceğini bildirebilir.”
[36] Türkoğlu 132.
[37] Mülga FKK 23/1 “Kiralayan, finansal kiralama bedelini ödemede temerrüde düşen kiracıya verdiği otuz günlük süre içinde de ödenmemesi halinde, sözleşmeyi feshedebilir. Ancak, sözleşmede, süre sonunda mülkiyetin kiracıya geçeceği kararlaştırılmış ise, bu süre altmış günden az olamaz.”
[38] Atilla Altop, Finansal Kiralama Sözleşmesinde Kiracının Finansal Kiralama Bedelini Ödemede Temerrüde Düşmesi Durumunda Kiralayanın Hakları, Prof.Dr.İhsanUlusan’a Armağan C.3 (İstanbul: Seçkin Yayıncılık 2016) 1; Yavuz, Acar, Özen 424-425; Türkoğlu 133.
[39] Altop 2.
[40] Karaca 43.
[41] Karaca 43.
[42] Karaca 43.
[43] Altop 10; Bilgehan Çetiner, “6361 Sayılı Kanun İle Finansal Kiralama Sözleşmelerine İlişkin Getirilen Yeni Düzenlemeler,” Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, S.13 2013: s.86 not 34.
[44] Mehmet Serkan Ergüne, “6361 Sayılı Kanun ile Finansal Kiralama Sözleşmesinin Kapsamında ve Sona Ermesinde Yapılan Değişikliklerin Değerlendirilmesi,” Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi-HAD, C.19, S.3: 246. Topuz 519-520.
[45] Topuz’ a göre sözleşmenin kiralayan açısından çekilmez hale gelmesi, bir yıl içinde üç veya üst üste iki kira bedelinin ödenmemesi ihtarının bir yıllık süre içinde yapılmasına bağlıdır. Ergüne’ye göre TBK.m.352/2 metnindeki bir yıldan kısa süreli kira sözleşmesinin ayrı bir ifade ile yer almasının 6570 sayılı Kanun dönemindeki sorunlara çözüm bulmak amacıyla özel olarak getirilmiş olduğunu, kanun koyucunun bu tecrübeye dayanarak FFFK m.31/1’de de benzer ifade kullanma imkanına karşın “bir yıl içinde” ifadesini özellikle belirtmek suretiyle bir yıldan kısa süreli sözleşmeleri madde kapsamı dışında bıraktığını, “bilinçli susma”nın veya kanun boşluğunun söz konusu olmadığını belirtmektedir..
[46] Karşı görüş için bkz. Altop 10; Çetiner 87.
[47] Altop 10.
[48] Altop 10.
[49] Topuz 533.
[50] Ergüne 248.
[51] Yavuz, Acar, Özen 414.
[52] Altop 12.
[53] Altop 13; Topuz 536; Ergüne 248.
[54] Eren 1184.
[55] Oğuzman, Öz C.1 396.
[56] “Borçlunun borcunu zaman içinde devamlı ve aralıksız, yani sürekli bir davranışla ifa edebildiği hallerde sürekli edim söz konusudur... Bir borç ilişkisinde asli borçlardan en az biri sürekli edimi gerektiriyorsa, o borç ilişkisine sürekli borç ilişkisi adı verilir. Kira akdi, hizmet akdi ilişkisi bu tarz ilişkilere tipik örnektir.” Oğuzman, Öz 12.
[57] TBK “Sürekli edimli sözleşmelerde Madde 126- İfasına başlanmış sürekli edimli sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü hâlinde alacaklı, ifa ve gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, sözleşmeyi feshederek, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.”
[58] Altop 13; Ergüne 248-249.
[59] Eren 1186.
[60] Oğuzman, Öz 396-397.
[61] Ergüne 249 not.
[62] Oğuzman, Öz 399.
[63] “Fakat kanun bazı hükümsüzlük hallerinde, olumsuz zararı aşan olumlu zararın tazmini için hakime yetki vermiş olabilir.” Oğuzman, Öz 399.
[64] Oğuzman, Öz 399.
[65] Ergüne 249 not.
[66] Altop 13-14; Topuz 535; Ergüne 252; Çetiner 90.
[67] TBK m.114/2 hükmü gereği TBK 52/1.
[68] Altop 14-15; Topuz 535; Çetiner 88.
[69] Topuz 535. Aynı şekilde Ergüne de tarafların sözleşmede bir bedel kararlaştırması halinde, her şartta bu bedelin indirim konusu yapılması gerektiğini kabul etmekte olup yine de Ergüne, sözleşmedeki denkleştirme esaslarının uygulanmayacağı yönündeki kayıtların TBK.m.20-25’de yer alan sınırlamalara tabi olması gerektiğini belirtmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Ergüne 251-254.
[70] Altop 14.
[71] Ayrıntılı bilgi için bkz. Altop 12.
[72] Altop 18.
[73] Altop 18; Ergüne 254.
[74] Altop 18; Ergüne 254.
[75] T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı (Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü) B.07.1.GİB.4.06.17.01-130[01-2015/51]-1488 Sayılı, 12.11.2015 tarihli yazısı (Çevrimiçi https://www.gib.gov.tr/finansal-kiralama-sozlesmesinin-feshi-halinde-odenecek-tazminatlarda-kdv-uygulanip-uygulanmayacagi)
[76] Mehmet Maç, “Tazminat Olarak Alınan Paraların KDV Karşısındaki Durumu”, Yaklaşım Dergisi, Nisan 2009 S.196, S.44-45. (Çevrimiçi https://www.denet.com.tr/vergi/dosyalar/kdv6/KDV6-1.pdf)
[77] Türkoğlu 134.
[78] Altop 19.
[79] Türkoğlu 135.
[80] Altop 20.
[81] Altop 20.
[82] Altop 20.